Bunaltı nevrozu nedir
Bunaltı (anksiyete) insan geleceğini sandığ? bir kötülüğü bilinç altında ya?anm?? deneyimlerle bütünleştirerek ve korku ile kendisine kötülük geleceğini düşünerek, ac? çekmesine ve zaman zaman bunalıma girmesine,endişe, korku, güçsüzlük duygusuna kapılarak iç sıkıntısı çekmesine neden olan duygusal bir hastalıktır. Bunaltı terimi psikiyatride ço?u kez kavram kar???kl???na yol açacak biçimde kullanılır. Bunun başlıca nedeni bu terimin herkesin paylaştığı kesin bir tanımının olmamasıdır.
Bunaltı dış dünyadaki gerçeklerden kaynaklanmayan ciddî bir tehdit edilme duygusuyla ilişkilidir. Bu duygu insanın bedeninde sinir sisteminde ve zihinsel yaşamında bazı tipik belirtilerle ortaya çıkar. Bunaltının korkuya benzer yanlar? vardır. Ama korkuda dışarıdan gelen gerçek ve nesnel bir tehlike söz konusuyken bunaltıda tehlike ki?inin kendisinden kaynaklanır, dışarıdan bakıld???nda herhangi bir açıklamas?, görünür hiçbir tehlike yoktur.
Bunaltı (anksiyete) insan geleceğini sandığ? bir kötülüğü bilinç altında ya?anm?? deneyimlerle bütünleştirerek ve korku ile kendisine kötülük geleceğini düşünerek, ac? çekmesine ve zaman zaman bunalıma girmesine,endişe, korku, güçsüzlük duygusuna kapılarak iç sıkıntısı çekmesine neden olan duygusal bir hastalıktır. Bunaltı terimi psikiyatride ço?u kez kavram kar???kl???na yol açacak biçimde kullanılır. Bunun başlıca nedeni bu terimin herkesin paylaştığı kesin bir tanımının olmamasıdır.
Bunaltı dış dünyadaki gerçeklerden kaynaklanmayan ciddî bir tehdit edilme duygusuyla ilişkilidir. Bu duygu insanın bedeninde sinir sisteminde ve zihinsel yaşamında bazı tipik belirtilerle ortaya çıkar. Bunaltının korkuya benzer yanlar? vardır. Ama korkuda dışarıdan gelen gerçek ve nesnel bir tehlike söz konusuyken bunaltıda tehlike ki?inin kendisinden kaynaklanır, dışarıdan bakıld???nda herhangi bir açıklamas?, görünür hiçbir tehlike yoktur.
D?? tehlikelere yanıt olarak bunaltı
Bunaltıy? belirleyen ö?eler bireyseldir. Bunaltının nedenleri arasında bazı ki?ilik özellikleri ve derin iz bırakan gerilimler önemli yer tutar. Ama bunlar yeterince açık betimlemeler değildir ve kesin klinik, bulgulardan çok akılc? kavramsal modellere dayandırılm??tır. Kuşkusuz bunaltının fizyolojik ve nesnel yönleri, korkuda görülenlerden çok farklıdır.
“Bunaltı ça??” olarak adlandırılan günümüz ile geçmiş arasındaki tek ayrım bugün yaşamın daha gerilimli ve hareketli olması değildir. Zamanımızın karma??k tehlikeleri karşısında insanların artık anında, etkili ve yalm davranışsal tepki göstermemeleri de önemli bir farktır. Bütün bunları dikkate alarak, uygulamada büyük önem taşıyan iki noktaya de?inmek gerekir.
Birincisi, tan? sorunudur. Hastanın öyküsündeki tipik duygusal bozuklukların ve bunlara ba?l? belirtilerin tanınmamasıyla bunaltı gözden kaçabilir. Öte yandan bunaltının beden ve sinir sistemindeki belirtileri asil hastalıkm?? gibi yorumlanabilir. Bazen bunaltı belirtileri hasta tarafından dile getirilemez ve birbiriyle çeli?kili birçok klinik inceleme yapılması gerekebilir. Bazen de bunaltı daha derindeki a??r ruhsal ve organik hastalıkları örtmeye yarar.
?kincisi, bunaltı birçok durumda ki?inin belirli uyaranlara ve dış tehlikelere karşı gösterdiği, tümüyle normal ve yerinde bir duygusal tepki de olabilir.
Normal olarak bunaltı bir güçlüğü a?mak, gidermek ve sonunda sorun olmaktan çıkarmak için ki?inin bir silah gibi kullandı?? davranışlardır. Bu biçimiyle de nevrotik bir bozukluğa i?aret eden anksiyete nevrozundan farklı olarak genellikle olumsuz de?il, ki?inin olgunla?ma süreci için gerekli, çok Önemli bir ö?edir. Çocu?un davranışlar?, ki?ili?ini de önemli ölçüde etkileyen eri?kinlerin istekleri doğrultusunda gelişir ve yapılanır. Bu süreçte çocuk yeterince sevgi ve onay (güven, destek) görmezse bunaltı için elveri?li bir ortam yaratılır.
Bunaltı ho? bir olay değildir ve her birey ruhsal savunma mekanizmalarını kullanarak bu duygudan kaçınmaya çal???r. Bu mekanizmaların kullanılması her zaman bir hastalığa i?aret etmez; Özellikle genç ya?larda ki?ilik gelişimini belirleyen tepkilere neden olur. Bunalt? bir tehlikeye yanıt olarak ortaya çıkar. Sorun bu tepkinin normal mi, yoksa hastalık niteli?inde mi olduğunu belirleyebilmektir.
Bunaltının ?iddeti ve süresi gibi özellikleri belirdi?i duruma uygun dü?üyorsa, bunun organizmanın dış uyaranlara yanıt vermesini sağlayan normal ve temel bir tepki olduğu söylenebilir. Bu tür bir tepki bireyin kendini savunarak yaşam?m sürdürmesi açısından çok işlevseldir. Oysa birçok olguda bunaltı normal ölçüler dışında, ko?ullarla uyumsuz ve hastalık niteli?inde bir duygusal tepki olarak belirir. Bu durumda fiziksel rahatsızlıklara da neden olabilir.
“Normal bunaltı” ile “hastalık derecesinde bunaltı” arasındaki sınırı belirlemek olanaksız de?ilse de çok zordur. Klinik aç?dan bunaltının ?iddeti çok de?i?ebilir. Çok hafif ve orta ?iddette olgularda bunaltı “normal” sayılabilir, ama zamanla çok ilerleyerek hastalık ölçülerine de varabilir. Bu a?amaların sonunda ayrıca ciddi bedensel sorunlar gelişebilir. Normal ile hastalık derecesinde bunaltı ayrımında temel alınacak ve olguların çoğunda geçerli olabilecek dört ölçüt önerilebilir:
Bunaltıy? belirleyen ö?eler bireyseldir. Bunaltının nedenleri arasında bazı ki?ilik özellikleri ve derin iz bırakan gerilimler önemli yer tutar. Ama bunlar yeterince açık betimlemeler değildir ve kesin klinik, bulgulardan çok akılc? kavramsal modellere dayandırılm??tır. Kuşkusuz bunaltının fizyolojik ve nesnel yönleri, korkuda görülenlerden çok farklıdır.
“Bunaltı ça??” olarak adlandırılan günümüz ile geçmiş arasındaki tek ayrım bugün yaşamın daha gerilimli ve hareketli olması değildir. Zamanımızın karma??k tehlikeleri karşısında insanların artık anında, etkili ve yalm davranışsal tepki göstermemeleri de önemli bir farktır. Bütün bunları dikkate alarak, uygulamada büyük önem taşıyan iki noktaya de?inmek gerekir.
Birincisi, tan? sorunudur. Hastanın öyküsündeki tipik duygusal bozuklukların ve bunlara ba?l? belirtilerin tanınmamasıyla bunaltı gözden kaçabilir. Öte yandan bunaltının beden ve sinir sistemindeki belirtileri asil hastalıkm?? gibi yorumlanabilir. Bazen bunaltı belirtileri hasta tarafından dile getirilemez ve birbiriyle çeli?kili birçok klinik inceleme yapılması gerekebilir. Bazen de bunaltı daha derindeki a??r ruhsal ve organik hastalıkları örtmeye yarar.
?kincisi, bunaltı birçok durumda ki?inin belirli uyaranlara ve dış tehlikelere karşı gösterdiği, tümüyle normal ve yerinde bir duygusal tepki de olabilir.
Normal olarak bunaltı bir güçlüğü a?mak, gidermek ve sonunda sorun olmaktan çıkarmak için ki?inin bir silah gibi kullandı?? davranışlardır. Bu biçimiyle de nevrotik bir bozukluğa i?aret eden anksiyete nevrozundan farklı olarak genellikle olumsuz de?il, ki?inin olgunla?ma süreci için gerekli, çok Önemli bir ö?edir. Çocu?un davranışlar?, ki?ili?ini de önemli ölçüde etkileyen eri?kinlerin istekleri doğrultusunda gelişir ve yapılanır. Bu süreçte çocuk yeterince sevgi ve onay (güven, destek) görmezse bunaltı için elveri?li bir ortam yaratılır.
Bunaltı ho? bir olay değildir ve her birey ruhsal savunma mekanizmalarını kullanarak bu duygudan kaçınmaya çal???r. Bu mekanizmaların kullanılması her zaman bir hastalığa i?aret etmez; Özellikle genç ya?larda ki?ilik gelişimini belirleyen tepkilere neden olur. Bunalt? bir tehlikeye yanıt olarak ortaya çıkar. Sorun bu tepkinin normal mi, yoksa hastalık niteli?inde mi olduğunu belirleyebilmektir.
Bunaltının ?iddeti ve süresi gibi özellikleri belirdi?i duruma uygun dü?üyorsa, bunun organizmanın dış uyaranlara yanıt vermesini sağlayan normal ve temel bir tepki olduğu söylenebilir. Bu tür bir tepki bireyin kendini savunarak yaşam?m sürdürmesi açısından çok işlevseldir. Oysa birçok olguda bunaltı normal ölçüler dışında, ko?ullarla uyumsuz ve hastalık niteli?inde bir duygusal tepki olarak belirir. Bu durumda fiziksel rahatsızlıklara da neden olabilir.
“Normal bunaltı” ile “hastalık derecesinde bunaltı” arasındaki sınırı belirlemek olanaksız de?ilse de çok zordur. Klinik aç?dan bunaltının ?iddeti çok de?i?ebilir. Çok hafif ve orta ?iddette olgularda bunaltı “normal” sayılabilir, ama zamanla çok ilerleyerek hastalık ölçülerine de varabilir. Bu a?amaların sonunda ayrıca ciddi bedensel sorunlar gelişebilir. Normal ile hastalık derecesinde bunaltı ayrımında temel alınacak ve olguların çoğunda geçerli olabilecek dört ölçüt önerilebilir:
- Bunaltının ?iddeti, sıklığı ve süresi.
- Bunaltıy? yaratan olayın ciddili?i ile bunaltı tepkisinin ?iddetinin birbirine denkli?i.
- Bunaltının yol açtığı fiziksel rahatsızl??ın derecesi.
- Normal alışkanlıklardaki bozulmanın (örneğin belli yerlerden kaçma, sıradan işleri yapamama) derecesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder